CHP İzmir Tarım Komisyonu raporundan destek talebi çıktı
CHP İzmir İl Başkanlığı'nda oluşturulan Tarım Komisyonu, Dünya Gıda Günü'nde hazırladığı raporu açıkladı. Raporda tarımın önündeki çözüm bekleyen acil sorunların destekleme ve üretim sözleşmeleri olduğu belirtildi
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı tarafından oluşturulan ve İl Sekreteri Dr. Tevfik Türk'ün koordinasyonunda çalışan Tarım Komisyonu, Komisyon Başkanı Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Raşit Uysal, Dünya Gıda Günü'nde hazırladıkları raporu açıkladı. 9 milyon insanın yatağa aç girdiğini, 24 milyon insanın da gıdaya ve temiz suya ulaşamadığını belirten Prof. Dr. Uysal, ülkede hileli gıda olduğu kadar bu gıdaya talebin de olduğunu söyledi. 10 yıldır aynı ürünlerin aynı hilelerle üretildiğini, hileli gıda listesinde hiçbir şeyin değişmediğini vurguladı.
Son yıllarda, tarım sektörünün zor bir süreçten geçtiğini belirten Komisyon Başkanı Prof. Dr. Harun Raşit Uysal, “ İklim krizi, kuraklık sorunu, artan girdi maliyetleri ile mücadele eden çiftçilerimiz ne yazık ki çaresiz durumdalar. Çiftçimiz emeğinin karşılığını alamıyor, üretimini sürdürmekte zorluk çekiyor. Çiftçinin eline geçen fiyatlar, maliyetleri bile karşılamaya yetmiyor. Üretici tarafında bunlar olurken, OECD ülkeleri arasında gıda enflasyonunda birinci olan ülkemizde, halkımız sofrasına yeter miktar ve çeşitte gıdayı koyamıyor ve en temel ihtiyacını bile karşılamakta zorlanıyor. Bu nedenle tarımsal üretimin desteklenmesine ve desteklemelerin etkin, verimli uygulanmasına en fazla ihtiyaç duyulan dönemdeyiz. Ne yazık ki tarımda kendimize yeterliliğimiz giderek düşüyor. Son yıllarda tarım ürünleri ithalatımız, ihracatımıza oranla iki kat daha fazla olmuştur. Bunu rakamla ifade edersek, ihracat 2002-2023 yılları arasında %430 artarken, ithalat %920 artmıştır” dedi.
TARIM DESTEKLERİ HİÇBİR ZAMAN OLMASI GEREKTİĞİ KADAR OLMADI
Prof. Dr. Uysal, 2006'da kabul edilen 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun tarımsal desteklerin finansmanıyla ilgili 21. maddesinde, “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayri safi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz” hükmü bulunduğunu hatırlatarak, “Ne yazık ki bugüne kadar tarıma destek milli gelirin yüzde 1'ine hiçbir zaman ulaşmadı. Tüm dünyada, son 20 yılda tarım desteklerinde 2,5 kat bir artış söz konusu. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çiftçiliğin ve tarımın sürdürülebilirliği, verim, kalite ve ürün çeşitliliğini tehdit eden iklim değişikliği ile mücadele, gıda güvencesi ve egemenliğinin sağlanması için tarıma destek milli gelirin en az yüzde 1, hatta daha fazlası olmalı. Özellikle pandemi ve sonrası birçok ülkede tarım destekleri son 20 yılda arttı. 2023 Türkiye Ziraat Odaları Birliği verilerine göre ülkemizdeki çiftçi sayısı 5.162.000, %34'lük kısmı 65 yaş ve üzeri. Tarım Bakanlığı Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayısı aynı yıl 2.245.526. 2001'den beri Tarım Bakanlığı kayıtlarına çiftçilerin hala %50 si dahil olmamış. Bu da desteklemelerde sorun” diye konuştu.
RAPORDAN SATIR BAŞLARI
- 22 yıldır hükümetin bitkisel üretim desteklerini hasat döneminden sonra ödemesi, sonraki yıl desteklerini ekimden sonra açıklaması çiftçilerin önlerini görmeden üretim yapmasına neden oluyor.
-Girdi fiyatlarındaki artış ve mazot, gübre, yem, tohum vb. gibi girdilerden alınan vergi yükü, çiftçinin maaliyetlerini yükseltti, yüksek fiyatlar nedeniyle tüketici fiyatlarını dengelemek için hükümet başta buğday, canlı hayvan, et, süt tozu, pamuk, yağlı tohumlar ithalatına giderek çiftçimizin üretim isteğini törpüledi. Mısır ithalatında %130'luk gümrük vergisi 1 milyon ton ithalat için %5'e düşürüldü, yurtdışı mısır fiyatı 10 dolar arttı. Yılsonuna kadar 245 milyon dolarlık mısır ithalatı yapılması planlanıyor. Bu para Türk çiftçisine destekleme olarak verilse kaç milyon ton üretim artışı olurdu?
-Verilen pek çok desteğin verim ve kaliteden bağımsız, ekilen alan düzeyinde yapılması, ihracat potansiyeli yüksek ürünlerin istenen özelliklerde üretilememesine yol açıyor. Her yıl yüzlerce ton sebze ve meyve, kalıntı, küf nedeniyle yurt dışından geri gönderiliyor. Bu ürünlerin iç piyasaya sürülmesinin çok yüksek bir ihtimal dâhilinde olması vatandaşın sağlığını tehdit ediyor.
-2024 Ağustos ve Eylül'de Tarım Bakanlığı tarıma yönelik destekleri açıkladı. Destekleme modeli değişti. İlk defa ekim öncesi ve 3 yıllık dönem için destekler açıklandı. Bu desteklemenin üretim planlaması ve üç yıllık dönemi kapsaması sektörde heyecan yarattı. Ancak, uygulamada sorunlar yaratacağı aşikâr. Mazot ve gübre fiyatlarının her gün değişiyor olması desteklemede baz alınan fiyatın ne olacağı sorusunu akla getiriyor. Su kısıtı olan bölgelerde yeni ürünlerin yetiştirilmesine yapılan yönlendirmeler bu ürünlere alışık olmayan çiftçilere zorluk yaratabilir.
SÖZLEŞMELİ TARIM YAPAN ÜRETİCİ SANAYİCİNİN İNSAFINA BIRAKILIYOR
-Küçük üreticilerin pazarda tek başına mücadele edememesi, pek çok tarımsal kooperatifin etkin faaliyet gösterememesi, tarımsal pazarlarda aracı, büyük tarımsal işletme, tarıma dayalı sanayi temsilcilerinin baskın olmasına neden oluyor. Sözleşmeli tarım yapan üreticiler çoğunlukla firmaların çıkarlarını gözeten anlaşmalara imza atmak zorunda kalıyor.
-Sanayiye yönelik salçalık biber ve domates gibi ürünlerde üretici eline geçen fiyatların maliyetleri karşılayamayacak düzeye inmesiyle gündeme gelen sözleşmeli tarım konusu ülkemizde yeteri kadar tartışılmadan neredeyse tarımın ve üreticinin tek kurtuluş reçetesi olarak sunuluyor. Ülke ihtiyaçları belirlenmeden ve üretim planlaması yapılmadan, sözleşmeli modeli uygulamak mümkün değil.
- 1980'den bu yana hükümetler kamucu tarım politikalarından uzak, neoliberal politikaları izliyor. Sanayici ve üretici karşı karşıya geliyor, kontrol ve denetim olmadığından fatura üreticiye kesiliyor. Firma ve çiftçi arasındaki sözleşmelerin firma lehine olduğu hep gündeme getiriliyor. Bu örgütlü ve kurumsal şirketlerle örgütsüz ve büyük bölümü küçük aile tarımı yapan çiftçileri karşılaştırınca şaşırtıcı değil. Sözleşmelerin kontrol ve denetiminin yapılacağı sanayici ve üretici haklarını koruyacak hakemlik mekanizması ve garantörlüğün kamu eliyle oluşturulması zorunlu.
Raporun değerlendirme bölümünde şu ifadelere yer verildi; “Cumhuriyet Halk Partisi olarak tarım potansiyelimizi doğru bileşimlerde kullanarak akıl ve bilimin ışığında çiftçinin refahının artması ile toplumun uygun fiyatlarla nitelikli beslenmesi amaçlarını birlikte başaracağız. Örgütlü ve rekabet gücü yüksek tarımsal yapı oluşturulacak, tarım piyasalarında sürekli istikrar için yapısal ve kurumsal önlemler geliştirilecek, verimlilik artırılacak. Çiftçimizin iklim krizine teslim olmasına, kuralsız piyasa koşullarında kaderine terk edilmesine, üretimden koparılıp, yoksullaştırılıp, istismar edilmesine son verilecek, başı dik, üretip kazanan ve refah içinde yaşayan çiftçi hedefi için tarım stratejik sektör olarak değerlendirecek ve doğru biçimlerde desteklenecek. Yapacak çok işimiz var. Tarımda Kurtuluş Savaşını başlatacağız. Hiçbir çocuğumuz yatağa aç girmesin, sağlıklı nesiller yetişsin.”
CHP İZMİR İL BAŞKANLIĞI TARIM KOMİSYONU
Zir Yük. Müh. Dr. Tevfik TÜRK (İzmir İl Sekreteri, Önceki Dönem ZMO Şube Başk.) Koordinasyonunda
Prof. Dr. Harun Raşit UYSAL (E.Ü.Z.F. Süt Tek. Bölümü)
Yard. Doç. Dr. Funda GENÇLER (Öğretim Üyesi-Tarım Ekonomisti)
Zir. Yük. Müh. Dr. Pınar NACAK (Tarım Ekonomisti)
Peyzaj Mimarı Ali OSMAN ÖĞMEN (İzmir Ticaret Odası Süs Bitkileri Komisyon Başk.)
Zir. Müh. Özge ÇİÇEKLİ (Ekolojik Tarım Org. Derneği,Bahçe Bitkileri)
Zir. Müh. Üzeyir KARACA (Zootekni-Arıcılık)
Zir. Müh. İzzet EKİCİOĞLU (Özel Sektör- Tarla Bitkileri, Tarımsal İlaç ve Tohum)
Zir. Müh. Kurtuluş BİNGÖL (Önceki Dönem ZMO Şube Başkanı-Tarım Makinaları)
Gıda Müh. Ömer Ulaş KIRIM (Gıda Müh. Odası Başk.)
Su Ürünleri Müh. Dr. Gizem GÜLSEVER (Su Ürünleri Derneği)
Su Ürünleri Müh. Mehmet Yunus KIZILTAŞ (Özel Sektör-Yetiştiricilik)
Veteriner Hekim Selçuk KARAKÜLÇE (İzmir BŞB Meclisi Tarım Komisyonu Bşk.)