'Modern ülkeden Ortadoğu ülkesine dönüşüyoruz'
EBSO Meclis Başkanı İbrahim Gökçüoğlu, Türk halkının, hak etmediği şekilde, can güvenliği olmadan, adalete güvensiz, gelecekten umutsuz, yaşam sevinci olmadan, yoksul, gençleri uyuşturucu batağında, işsiz yaşamaya mahkum edilmesini bilinçli bir projenin uygulaması ve neticesi mi diye sordu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı İbrahim Gökçüoğlu, Türkiye'nin çok uzun yıllardır ısrarla yanlış uygulamalarla hak etmediği şekilde yönetildiği söyledi. Ülkenin yıllardır çok değişik ekonomik krizler gördüğünü belirten Gökçüoğlu, “Krizler gelir geçer maddi olan her konuda kayıplarımızı tekrar kazanabiliriz ama Cumhuriyet kazanımlarımızı adım adım kaybetmekte olduğumuz ve son aylarda da dozu artan şekilde devam eden güvensizlik, umutsuzluk, uyuşturucu sorunundan kurtulmak giderek zorlaşıyor” dedi.
Birkaç haftadır ülke gündemini işgal eden olayları hatırlatan Gökçüoğlu, “15 günde 28 kadın öldürüldü, üniversitelerde okuyan kızlarımız devamlı öldürülüyor, bebeklere tecavüz edecek kadar alçak sapıklar ortalıkta geziniyorlar, masum bebekleri üç kuruş para için öldüren çeteyi, bunlara ortak olan hastaneleri her zamanki gibi savcılık çağıracak, ifadeleri alınacak, mahkemece belirli süre sonra serbest bırakılacak. Bu Hastaneler açılmamak üzere tamamen kapatılmalı. Parlementer sistemdeki Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde, 20 yıl önce bu manzaralar yoktu. Modern, kültürlü, saygılı, fakir ama dürüst karakterli mutlu halkı ile örnek iken, idare edenlerin yanlışları, halkımızın suskunluğu, tepkisizliği, din ağırlıklı, şeriat ile idare edilen Ortadoğu ülkelerindeki gibi ülkemizi adım adım o hale getiriyor bu umursamazlık. Dini ortamı geliştirebilmek için uzun yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi 6 bakanlıktan fazla. Devletin kurumlarından isimleri Sayıştay tarafından dahi tespit edilemeyen milyarlarca para dini vakıflara ödeniyor. Ülkemizin her konuda çivisi çıktı, geleceğimiz sinsi şekilde dış değil iç işgalcilerin tehlikesi altında. Kurtuluş savaşı koşulları şekil değiştirerek hızlı şekilde oluşuyor maalesef” diye konuştu.
Sığınmacı ve düzensiz göçmen konusuna da değinen EBSO Meclis Başkanı İbrahim Gökçüoğlu, şunları söyledi; “Kaçak göç ile geçici koruma sağlanan zorunlu göç kavramları ayrı tutulmalı. Suriyeli göçmenler Birleşmiş Milletler Cenevre 1951 konvansiyonunun tanımladığı şartlar çerçevesinde ülkemizdeler. Bu konvansiyona imza koyan ülkeler sınırdaş oldukları ülkede iç savaş, savaş şartlarında göçmen almayı kabulleniyor. Rusya, Ukrayna savaşında AB ülkeleri bu çerçevede 6 milyon Ukrayna vatandaşına kapılarını açtı. Ama Afrika, Afganistan ve diğer ülkelerden gelenler kaçak göçmen. Bunlarla mücadele gerekli ve önemli. Ülkemiz açık ülke haline getirildi giren, çıkan belli değil. Anayasamızın 16. maddesinde açık hüküm var; ‘temel hak ve hürriyetler yabancılar için milletlerarası hukuka uygun kanunla sınırlanabilir' diyor. Hükümet muhalefetle anlaşarak mecliste Atatürk'ün yaptığı gibi sığınmacıların ne hakları olduğuna dair kanun çıkarabilir. Kimi nereye koyacağınızı, kime ne kadar hak vereceğinizi, en kısa sürede meclisten yasa çıkararak tespit etmek gerekiyor artık. Göçmeni yönetirsen vezir , yönetemezseniz rezil olursunuz, kuralı vardır dünyada. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ‘nüfus artış oranımız düştüğü ve halk yaşlanıyor olduğu için, göçmenler zaman içinde ülkeye fayda getirir' demişti. Türkiye 5 değil, 2 milyon kaçak göçmeni kontrollü yöneterek ormanda, tarımda hayvancılıkta, madenlerde barındırarak şehirlerden uzak tutarak entegre edebilirse geçerliliği olabilir ama şu andaki gibi değil. Osmanlılar döneminde de çok göç durumları yaşanmış,Tatar, Çerkez, Boşnak, Kırım, Kafkas gibi etnik kökenli gelenleri o zaman bile güvenlik, huzur için kontrollü denetimli şekilde tek bir bölgede değil, ülkenin coğrafyasına yayarak entegre etmişler. Son yıllarda ülkemizde olduğu gibi göçmen entegrasyon sağlanmaz ve kuralları uygulanmazsa gettoların, çetelerin oluşması kaçınılmaz olur ki ülkemizde bu durumun oluştuğunu son günlerdeki meydana gelen korkunç, akıl almaz cinayetler, olaylar, mafya çatışmaları, uyuşturucu trafiği vb. ile tanık oluyoruz. Sığınmacılar, düzensiz göçmenler, mülteciler, kaçak gelenler, TC kimliği satın alanların çoğu şeriat uygulanan ülkelerden geliyorlar. Hangi ceza, hangi polis onları korkutur? Ülkemizin ivedilikle çözmesi gereken ana sorunumuz budur.”
Gökçüoğlu, varlık sorunu haline geldiğini söylediği bir başkanı konuyu da Atatürk ismi ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etmeye çalışanlar olarak açıkladı. Gökçüoğlu, “Atatürk'ün askerleriyiz diye haykırarak mezuniyetlerini kutlayan teğmenleri mahkemeye sevkeden, Kara Harp okulu öğrenci Alay Komutanı, tüm tabur ve bölük komutanları toplam 40 subay'ı görevden alarak, batının hedefi olan 100 yıl önceki Sevr anlaşmasında olduğu gibi ulus devletimizi bölmek ve yeniden küçük, batı ile tam uyumlu sömürge niteliğinde devletçikler kurma düşüncesi kolaylaştırılıyor. Güzel ülkemizi bu hale getiren hiçbir dönem yaşamadığımız bu olumsuzluklara sebep olan ülke yöneticileri ve buna engel olamayan, STK, meslek odaları, sendikalar, iş aleminden yoğun üyesi olan üst kurumlar ve özellikle ana muhafelet ve tüm siyasetçileri, kınıyorum. Atamız, yaşananları ve yaşanacakları engin ön görüsüyle 100 yıl önce harfiyen görmüş ki ülkemizi siyasetçilerin, ordu ve güvenlik mensuplarının, iş aleminin kaybedecekleri iş, varlık, mevkileri, yaşamları öncelikli olabileceğini düşünerek ve global dünyada değişimler genelde üniversitelerden başlayan gençlik hareketleri ile olduğu ve geleceğinden başka kaybedeceği bir konusu olmadığı ve gençlik heyecanını düşünerek de gençliğe emanet etmiş olduğu düşüncesiyle, gelinen noktada, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ndeki söylemlerinin aynen ülkemizde yaşandığı son günlerde tekrar, tekrar okumanın tam da zamanı olduğunu düşünüyorum. Çünkü, sözün bittiği yere gelmek üzereyiz. Durum çok ciddi boyutta artık toplum olarak uyanmamız lazım” dedi.